Yazarlığa Giriş
- Destan Keskinkılıç
- 23 Oca 2019
- 3 dakikada okunur

Yazarlık nedir? İyi diye nitelendirilebilen bir yazar nasıl olunur? Bu işe nereden başlamalıyım? Bunların hepsi sıkça sorulan ve cevabı bir o kadar da basit olan soruların bazıları... Öncelikle ben bu işin biraz insanın hamurunda olması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca yaptığı işten zevk almalı ve aceleci asla olmamalı. Yazmak uzun soluklu bir uğraş olup, yol katedilmesi de bir o kadar güçtür. Asla demoralize olmamalıyız! Yazar, kaleme aldığı her konuyu , kurguyu , kendinden bir parça olarak görüp ona sahip çıkmalıdır. Zaman geçtikçe yazıların arasındaki fark sizi çok daha fazla teşvik edecektir.O yüzden her şeyden önce, eğer biraz da olsa bir şeyler karalamayı seviyorsanız, onlara çocuğunuzmuş gibi davranarak işe başlayabilirsiniz. Ayrıca çocuğunuzu özgür bir şekilde yetiştirmeyi de unutmamalısınız! Hadi şimdi bakalım, tüm bunları nasıl sağlayabiliriz?
Vakit Nakit Değildir
Bir günde yazar olunmaz. Bu çok derin ve bir o kadar da zamanınızı alması gereken bir uğraştır. Ben kendimden tam emin olana kadar, hiçbir yazımı yayınlamadım diyebilirim. Bu kararımın altında her yazdığım cümlede, daha iyisini yazabileceğimi düşünmem yatıyordu. Bugün yazdığım bir yazıyı bir hafta sonra beğenmeyeceğimi biliyordum. Yazarlığa ilk başlandığında, yazdığınız cümleler, kurgular, size o yazının mükemmel olduğunu düşündürtecek... İnanın bana bir sonrakiler kadar iyi olmayacaklar. Eğer bu işe gönül verdiyseniz ,gelişiminiz gün ve gün devam edecek. İlk başlarda bu ayrımı bir haftada anlayabiliyorken, sonrasında bu müddet zamanla artacak. Ne zaman ki aylar önce yazdığınız yazı sizi ilk gün yazdığınızdaki kadar etkileyecek, işte o zaman temeli iyi attığınıza emin olabilirsiniz. O yüzden yazarlıkta vakit sizler için nakit asla değildir. Başkalarının yazılarını okumak, çok okumak, anlayarak okumak, size bu süreçte yardımcı olacak ve girişi sağlam yapıp, yolunuza emin adımlarla devam etmenize olanak sağlayacaktır.

Demoralize Olmamak
Bir yazı herkese hitap edemez! Kendimden de biliyorum ki, yazdığınız her cümlenin beğenilmesi sizin şevkinizi arttıracak en önemli unsur. Fakat unutmayın ki asıl önemli olan biraz klasikleşmiş bir söz de olsa yanlışlarınızdır. Şöyle düşünelim, cevabını bildiğiniz soruları çözerken mi daha çok öğrenirsiniz, yoksa bilmediklerinizi araştırınca mı? Cevap yine basit. Eleştirileri, kafanızın içinde bir torba yapıp teker teker ona doldurmanız gerekiyor. Eğer eleştirileriniz fazlalaşırsa, torbanız o kadar dolar. Zamanı geldiğinde yeni bir yazıya başladığınızda, tıkandığınız yerlerde o torbayı kullanmak sizin işinizi kolaylaştıracaktır. Yazılarınız kadar, eleştirilerine de sahip çıkmanız gerekiyor. Fakat burada ince bir çizgi var. Her eleştiriyi o torbaya atamazsınız. Gereksiz bir sürü insan sizlere bir sürü saçma yorum yapabilir. Sırf sizi demoralize etmek için bile bazen yorum yapan oluyor. Siz siz olun kendinize, gerçekten güvendiğiniz ve bilgisine güvendiğiniz insanların eleştirilerini koyun o torbaya. Sonrasında her şey birbirine girer.

Dünya Kafanızın İçinde
Yazacağınız yazıların edebi değer ölçütlerinden biri yaratıcılıktır. YARATICILIK! YARATICILIK! YARATICILIK! Yazar olmak konusunda attığınız ilk adımın en önemli noktası dünyayı kafanızın içinde tekrar yaratmaktır. Şimdi durup bir düşünün. Ne kadar da özgürsünüz! Okuyucu sizin kafanızın içindekileri yargılayamaz. Zaten gerçek hayatta da kısıtlanmamızın sebebi bu değil mi? Yargılardan uzak bir dünyası olur yazarın. Hiç olmadığınız kadar özgür hissetmelisiniz. Hiçbir toplum baskısına, zıt görüşlere maruz kalmadan doyasıya yazın. O istediğiniz dünyayı kafanızın içinde oluşturmalısınız. Özellikle size öykü yazmak konusunda çok yardımcı olacaktır. Tiyatro veya senaryo yazarken bu özgürlük çok az kısıtlanabiliyor. Çünkü dekorundan ışığına, oyuncusundan sesine, her bir detaylı düşünüp ona göre yazmanız gerekiyor. Dekoru düşünülmeden yazılmış sahneler , yönetmenin tercih etmeyeceği bir senaryo olur. Fakat yazmaya yeni başlayan bir birey için öncelikli önerim serbest yazma çalışmaları yapıp kendi özgürlüğünü keşfetmesidir. O kadar çok yazılacak şey var ki aslında. Tek ihtiyacınız olan içinizdeki özgür ruhlu yazarı ortaya çıkarmakta. Peki o yaratıcı yazarı nasıl çıkartabilirim? Bunu günlük hayatınıza, tıpkı yemek yemek, yüzünüzü yıkamak gibi yerleştirmeye ne dersiniz? Evde yürürken, gözünüz cama değerse, bırakın orada kalsın. Bakın dışarıda ne var? Kısıtlanmış bir dünya var. Siz kısıtlanan o dünyaya, yargılardan uzak, yazar gözünüzle bakın bakalım ne gibi düşüncelere dalacaksınız? Hadi yaratıcılığınızı ortaya çıkarın. Bence karşı apartmanın 3. katında oturan o yaşlı adamın adı Osman. Osman Amca sabahları çay içmeden gününün güzel geçmeyeceğini düşündüğü için, uyandığında ilk işi çay suyunu ısıtmak oluyor. Bakın, sağda müstakil eve bir kedi girdi. O evde 5 kedisiyle beraber yaşayan hiç evlenmemiş Fatma Abla oturuyor. Onunla sohbet etmek çok eğlenceli. Şimdi sıra aynaya bakmakta? Ne görüyorsunuz? Çok ünlü bir yazar, doktor veya karikatürist? Anlayın işte, siz ne istiyorsanız o olabilirsiniz! Yazdığınız karakterin ismi, boyu veya hangi takımı tuttuğu bile size bağlı. Bırakın yazınızı yazarken saçınızın rengi yeşil olsun veya tek başınıza Dünya turuna çıkın. Dışarıdaki her şeyi bir kenara bırakıp, kafanızın içinde yeni bir hayat yaratın. Başrolü kim mi olsun?
Siz kimi isterseniz o ...
Comments