KABALA(KABUL EDİLENLER)
- Bilge Asena Süeren
- 4 Nis 2020
- 3 dakikada okunur
Merhaba sevgili okuyucularım, evde kaldığımız bugünlerde vaktimizi bilgilenerek geçirmek ve verimli değerlendirmek adına sizlere kısaca ezoterik dinlerden bahsetmek istiyorum çünkü günümüzdeki din anlayışını anlayabilmemiz için çok eski tarihlerdeki inanışları ve dini oluşumları irdelemek gerektiği inancındayım. Geçmişini bilmeyen, geleceğini oluşturamaz!
Bu konuda kazanılacak yarar konusunda emin olarak eski İbrani Kabala doktrinlerine dikkatinizi almak isterim. Bu deruni incelemeye erken yaşta girme şansına sahip oldum ve sonraki yıllarda bu İbrani dini felsefe üzerinde biraz bilgi biriktirebildim .
İtiraf edilmelidir ki Kabala menşei kadim çağların sislerinde kaybolmuştur, hiç kimse onu kimin çıkardığını veya ilk öğretmenlerin kim olduğunu ortaya çıkaramamaktadır. Kökenlerinin M.Ö. 515, İkinci Mabet dönemine bulunan İbrani hahamlara dek indiği konusunda epey kanıt bulunmaktadır.
Bu felsefenin, Yahudilerin Babil'de esaret dönemi sırasında Keldani öğretilerinin Yahudi geleneklerine etkileşiminden doğduğu önerilmiştir. Şüphesiz ki, öğreti erken dönemlerinde tamamen sözlü aktarılmaktaydı, bundan dolayı Kabala veya İbranice imla olarak QBLH kelimesi QBL kabul etmek, almaktan anlamına geliyor ve şüphesiz öğreti olarak aktarıldıkça elinden geçtiği kişilerce değiştirilmiştir. Asırlar sonraya dek onun herhangi bir bölümünün yazıya döküldüğüne dair herhangi bir kanıt yoktur. Musa'nın zahiri Pentateuch [Latince Musa'ya atfedilen "Beş Kitap", Tevrat], üzerinde giderek kabaran şerh ve tefsirler ve Mişna ile Gemara'yı içeren Talmud'dan ilginç bir şekilde ayrı tutulmuştur. Bunların Kabalanın derin ve gizemli doktrinlerinden etkilenmeden İbrani teolojide geliştiği gözükmektedir. Öyleyse gelin tarihteki hikayelerle bu gizemli öğretilere bir göz atalım.
Hz. Süleyman’nın en büyük güce ulaştırmış bulunduğu İbrani krallığı onun ölümünden sonra giderek zayıfladı ve İ.Ö. 587 yılında Babil kralı Nabukadnazar tarafından yıkıldı. Ülke halkının büyük bir bölümü köle olarak Babil’e götürüldü. Orada o sırada Elam, Asur ve Sümer inançlarından oluşan Mezapotamya inançları bütün gücüyle yaşamaktaydı. Bu inançların gerek temelleri gerekse yöntemleri yahudilere pek yabancı değildi.Yahudilerin büyük bir bölümü Babil’de buldukları Marduk inancına ve kimi hermetik inançlara katılmaktaydı. Bu Babil esareti yaklaşık 50 yıl sürüdü. İ.Ö 530 yılında Babil’i ele geçiren Pers kralı Kiros (Keyhüsrev) buradaki İbranilerin evlerine dönmelerine izin verdi. Bu izinden sonra İbraniler Filistin’e döndüler, yakılıp yıkılmış olan büyük tapınağı(Süleyman Mabedini) Keyhüsrev2inde katkılarıyla daha mütevazi boyutlarda yeniden inşa ettiler. Ancak zamanla Filistin’e dönenler ve önceden orada yaşayanlar arasında inanç farklılıkları olduğu ortaya çıkmış bunun üzerine Rahip Ezra’nın başkanlığında Tekvin ve Tevrat yeniden yazılmaya girişilmiştir. Kral Süleyman zamanında Finike dili ve alfabesine çevrilmiş olan bu metinlerde köken anlamların değişikliğe uğradığı kuşkusu ortaya çıktı. Sonra bir grup, yahudilerin en eski kaynaklarını ve 70 seçkinden intikal eden kaynakları izlemekte olduğunu ileri sürmüştü. İşte bu ayrılıkçılar kendilerine “Kabala İzleyicileri” adını verdi. Kabala sözcüğü Arapçadaki “kabul” sözcüğünle aynı kökenden gelmektedir ve böylece” kabul edilenler “demektir.
Yahudi inancı içinde hep ezoterik ve hermetik bir kavram olarak bu lafzi ve Batıni ayrımı kalmıştır.
Peygamber Zekeriya, Peygamber Yahya ve İsa’nın ortaya çıkışında bu Batini düşüncenin büyük etkisi vardır. Asıl Kabala adı ise 12. yüzyıldan sonra kullanılmaya başlandı. İ.S. 1.yüzyılda ortaya çıkan ilk biçim Merkava (araba) adını taşımaktaydı.
Temelden gelen Yahudi mistisizminin ilk bilinen yazıtı İ.S. 3.yüzyıldan sonra ortaya çıkmış olan “Sefer Yetsira” dır. Bu esere göre yaradılış 10 kutsal aşamayla ve İbrani alfabesinin 22 harfine göre ortaya çıkmıştır. Bunlar bir arada gizil bilgini 32 gizil yolunu oluşturdu. 12. yüzyıl da yazılmış olan “Sefer ha Bahir”, klasik Kabala ezoterizminin temelini oluşturmuştur. Daha sonra İspanya!da yazılmış olan” Sefer ha Temuna “ve” Sefer ha Zohar” ile birlikte kabala son haline ulaşmıştır. Kabalanın hermetik düşünceler için önemi bir yandan daha sonraki Yahudi ve Hristiyan öğretilerine olan katkılarından öte yandan İslam içindeki ayrılıkçı gruplar üzerindeki etkilerinden ötürüdür.Denebilir ki İ.S. 2 ve 12. Yüzyıllar arasında Avrupanın uygarlığı, doğrudan aldığı bu etkilerle yoğrulmuş ve 13. Yüzyıldan başlayarak uyanış ve yeniden doğuş özünü bu hamurdan almıştır. Hermetik oluşumlar ve onların ezoterik moralleri daha sonraki bütün düşünce ve ahlak devrimlerinin besleyici kaynağı olmuşlardır ve bu işlevlerini çağımızda da sürdürmektedirler.
Comentários