Kısa bir mola! Kendi sesimizi dinleyelim!
- Destan Keskinkılıç
- 27 Şub 2019
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 28 Şub 2019

Size bunu tam olarak açıklayamayacağım sanırım. Sadece şunu söylemek isterim ki, yazılarınızın güzel olması sizin hislerinizi nasıl tercüme ettiğinize bağlı.Şimdi gözlerimizi kapatıp, içimizdeki yazar ne demek istiyor öğrenelim. Ben başlayabilir miyim?
Ellerim çok soğuk. Avuçlarım bir kuşu incitmeden koruyabilmem için fazla hissiz. Kalbim alelade insanlara anahtar verip, kapısının yolunun öğrenilmesini istemeyecek kadar göğüs kafesimin tenha bir yerinde gizlenmiş ve yaptığının haklı gururuyla diğerlerinin yanlışlarını izlemekten keyif alıyor. Bir delinin akıllıya laf anlatması gibi susmuyor o kalp her saniye doğru ve yanlışları karıştırdığı için beynimle kavga ederken. Omuzlarım her kesik nefesimde, gözlerimden akmayı bekleyen bir damlayı yanağımda hissetirirken, yerçekimine karşı hareket etmekten bıkmıyor. Yukarı ve aşağı...
Sen yokken saçlarımı kestirmek istedim, hemde en sevdiğim o uzun küpelerimin boynumda bittiği, her sabah sıktığım parfümümün değdiği yerden.
Sen yokken bazen yalnız başıma, geçtiğimiz sokaklardan yürüdüm. Biliyor musun değiştirmişler o sokakları. Artık herkes ayrı iki bedende ayrı iki kalp taşıyarak yürüyorlar bizim aksimize.
Sen varken de ne farklı gelmişti ki bana zaten? Benim ellerim hep çok soğuk olur...
Kendinizi kelimelerin uyumuna bırakmalısınız. Aşk acısı çekmediğiniz halde bunu okuyucuya hissettirebilmektir asıl sizi mükemmel kılan. Sadece kalemin kağıt üzerinde doyasıya hareket etmesine izin verin. Bırakın kalbiniz o anahtarı sizin cümlelerinize teslim etsin korkmadan...
Opmerkingen