top of page

Adaptasyon Ayı : Nisan



Neredeyse sonuna yaklaştığımız Nisan ayı, herkes için baharın müjdecisidir. Doğa uyanır, ağaçlar çiçeklenir ve havalar ısınır. İnsanlar üzerindeki etkisi ise biraz daha karmaşıktır. Kışın soğuğuna alışan bedenlerimiz ısınmaya başlayan havalara değişik reaksiyonlar gösterir. Kronik yorgunluklar, vücut ağrıları ve en çok da yazın gelişinin müjdelenmesi şerefine depolanan "serotonin" hormonu dolu mutluluk hissi.

Nisan ayı ayrıca bu değişimlerin ve adaptasyonun asıl gerekçelerini bize açıklamaya çalışan bir üst akılın ölüm ayı.


Charles Darwin.


Çoğu insan Darwin'i evrim teorisi ve "Biz maymunlardan geldiysek, maymunlar neden hala var?" sorusuyla anar.


Peki kimdir bu Darwin ve evrim teorisi nedir?


Önce evrim nedir onu bir anlayalım.

En kısa tanımıyla evrim, popülasyon içi gen ve özellik dağılımlarının nesiller içerisindeki değişimidir.


Evrim, "canlılığın" başlangıcını sorgulamaz.

Evrim, "canlılık" başladıktan sonraki aşamalar ve çeşitlilik üzerinde araştırma yapar.


"Çeşitli bitkilerle kaplı, çalılıklarında kuşların ötüştüğü, türlü böceklerin uçuştuğu; nemli toprağında tırtılların, solucanların süründüğü bir yamaca bakıp, birbirinden böylesine farklı, ve birbirine böylesine karmaşık bir tarzda bağımlı ve ustalıkla yapılmış bütün o canlı biçimlerin, çevremizde etkilerini sürdüreduran yasaların ürünleri olduğunu düşünmek ilginçtir. Bu yasalar -geniş bir anlamda- Üreme ve Büyüme; Soyaçekim (hemen hemen üremenin kapsamında kalır); yaşam koşullarının ve parçalarının kullanılıp kullanılmamasının doğrudan ve dolaylı etkilerinin sonucu olan değişkenliktir; üreme öylesine hızlıdır ki Yaşama Savaşına yol açar; ve bunun sonucu Iranın Iraksamasını ve az gelişmiş biçimlerin tükenmesini zorunlu kılan Doğal Seçmedir. Böylece, doğanın savaşından, açlıktan ve ölümden, düşünebildiğimiz en yüce ereğe, daha yukarı hayvanların oluşmasına varılır. Bir ya da birkaç biçimde başlayan yaşamı böyle anlayan ve bu gezegen çekimin değişmez yasasına göre dönüp dururken, böylesine basit bir başlangıçtan en güzel, en olağanüstü biçimlerin evrimleşmiş ve evrimleşmekte olduğunu kavrayan bu yaşam görüşünde gerçekten ihtişam vardır. " (Türlerin Kökeni, 1. Baskı Taslağı'ndan çevrilmiştir.)


Darwin, "Türlerin Kökeni" kitabını 1859 yılında yazmıştır. 1800'lü yıllarda olan sınırlı biyoloji bilgileri ile yazılan bu kitap ile Darwin çağının ötesini görebilmiş ve açıklayabilmiştir. Profesyonel yaşamının geri kalanını ise temel iddiasını, yani bitki ve hayvan türlerinin çevrelerine uyum sağlayabilmek için zaman içinde doğal seçilim yoluyla evrimleştiklerini destekleyecek kanıtlar toplamaya adamıştır.



Evrim tanımındaki her bir basamak, evrim için olmazsa olmazdır.


Popülasyon: Evrimsel süreçte değişen bireyler değil, popülasyonlardır. Yani tekil bireyler (örneğin bu yazıyı okuyan siz veya tekil olarak köpeğiniz) asla evrimleşmemiştir, asla da evrimleşmeyecektir. Ancak bir türün tüm bireylerinin oluşturduğu popülasyonlar, her bir nesilde, bir önceki nesle göre daha farklı özellik dağılımlarına sahip olacaktır. İşte bu, evrimdir.


Gen ve özellik dağılımları: Evrimde olan, bir türün bir başka dönüşümü olmak zorunda değildir. Evrimde değişen, popülasyonların genlerin veya özelliklerinin dağılımıdır. Örneğin uzun boyluluğa dair genlerin popülasyon içinde görülme sıklığı bir nesilden diğerine geçtiğinizde %5'ten %7'ye çıkmışsa, o popülasyon evrimleşmiş demektir. Türleşme evrimin kaçınılmaz bir sonucudur; ancak evrimden söz etmek için türleşme şart değildir!


Nesiller içindeki değişim: Evrimsel değişimden söz etmek için mutlaka en az 1 nesil geçmesi gerekir. Bir bireyin kendi ömrü (nesli) içerisinde geçirdiği hiçbir değişim evrimsel değildir. Ömrümüz içinde geçirdiğimiz değişimlere "gelişim" denir. Evrimsel biyoloji ile gelişimsel biyoloji iki farklı biyoloji sahasıdır.


Darwin ile ilgili ortaya atılan iddialara gelecek olursak...


Maymun "ata" kısmına açıklamak getirmek için 1871 yılında yayınladığı "İnsanın Türeyişi" isimli kitabında yer alan paragrafa bir göz atalım.


"Rastladığım benzerlikler beni bir adım daha öteye taşıdı ve mevcut tüm canlıların tek bir prototipten türediği sonucuna vardım. Yaşayan tüm şeylerin sayısız ortak noktası vardır; kimyasal kompozisyonları, jerminatif kesecikleri, hücresel yapıları ve büyüme ve çoğalma yasaları birbirine oldukça benzerdir."


Yani burada söylenilmek istenen, atalarımızın maymun olduğu değil, ortak bir atadan geldiğimizdir.


Darwin’in “Transmutation of species” başlıklı not defterinden çizdiği ilk evrim ağacı (1837-1838 yıllarında). Not defterinin 36. sayfası. En üstte “Bence” yazıyor.

Darwin evrim teorisini kurarken, ona ışık tutan ve onu etkileyen Malthus’un nüfus üzerine deneme adlı kitabındaki: "Bütün canlılar bir var olma ya da yok olma savaşı içindedir, savaşların nedeni nüfus artışıdır, çünkü beslenme kaynakları sınırlıdır ve bunlara sahip olmak için insanlar zorunlu olarak savaş yürütmek zorunda kalmaktadırlar ve bu savaşta güçlüler zayıfları ezer geçer" şeklindeki tezleri oldu.

Malthus’un tezindeki var olma savaşıyla kendi gözlemleri arasında bağ kuran Darwin, evrim teorisinin itici gücünün ne olduğuna yanıt aramış ve bunu doğal seçilim ve çevreye uyum olarak tanımlamıştı.

Daha da güzel olan şey ise Darwin'in iyi bir bilim adamı olmasının yanı sıra, etik ve ahlaka duyduğu özen ve bilime gösterdiği saygıdır. Bu yüzden kitabının 6. bölümünde kendi zamanında açıklayamadığı olguları yani teorisinin güçlüklerini net biçimde ortaya koyar.

Bilimsel gerçeklikleri kulaktan dolma bilgilerle ve geri kafalılıkla değil, okuyarak, araştırarak öğrenmek gerekir. Ne en güçlü olan hayatta kalır ne de en zeki olan... Değişime en çok adapte olabilendir hayatta kalan...

Nisan ayı ayrıca Duygu Asena'nın da aramızdan ayrıldığı ay.

Biyolojik anlamda olmasa da, kadın hakları eşitliği konusunda Türk toplumu üzerinde "evrim" niteliğindeki görüşleriyle toplumsal olarak kadın hakları konusunda yol almamızı sağlayan güzel kadın, rahat uyu...


Unutmayın, değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. (Herakleitos)


Bilimle kalın...








Comments


bottom of page