Uzun Süreli İlişkiler
- Sevcan Önen
- 4 Nis 2019
- 3 dakikada okunur

Uzun ilişki nedir? Herkes bambaşka bir tanımlama yapabilir bu konuda. Karşındakine hissettiğin aşkın heyecanın bir süre sonra alışkanlığa dönmüş bir formu mudur yoksa seviyeli evliliğe dönüşmesi beklenen ilişki türü müdür? Benim gözlemlerime göre uzun süreli ilişkiler çoğunlukla sürekli uzatmaları oynayan karşılıklı saygının tamamen bittiği alışkanlık üzerine dönen ilişkilerdir. Tam tersi olabilir mi? Tabii ki. Yüzlerce böyle örnek vardır. Ama ben bugün başarısız olanlar hakkında yazacağım.
Sufle Erkekler

Nedir bu sufle erkekler? Güzel başlayan kötü biten uzun ilişkinin tam bir açıklaması bence. Tabii biz kadınlar açısından. Sufle erkeklere çok dikkat etmek gerekir. Yapı gereği zaten kendileri zor lezzetlerdendir. Sipariş edildikten sonra bir bekleme süresi vardır. Biz bu geçen süreye flört ve canım cicim dönemleri diyoruz. Sufle pişene kadar heyecandan yerimizde duramadığımız sadece onu düşünebildiğimiz ilişkinin o güzel zaman dilimleri. Geldiğinde o kabarmış görüntüsünü bozmaya kıyamayız. Bir kaşık almak bir rüyaya dalmak gibi hissettirir adeta... Allah'ım aşık oldum sanırsam ve en güzel ilişki bu olmalı. Yanında leziz bir top vanilyalı dondurma. Yedikçe çikolata akar mest olursun. Başlarsın hızla yemeye. Yavaş yavaş dondurma biter. Suflenin yanmış dibine denk gelirsin. O zaman dünya başına yıkılır. İlk günkü ilişkini böyle tüketirsin. O zaman dünya başına yıkılır. Ağzına yanık tadı gelir. İşte o anda dondurmasız sufle bitmiş bir ilişkiye benzer. Artık dibini kazımayı bırakmalı ve yeni bir şey sipariş etmenin vakti gelmiştir. Kaşığı fırlatıp içini bayan tatlıyı masada bırakıp kalk ve yeni lezzetlere bak.
Peki böyle olmak zorunda mı?
Her uzun ilişkiyi dondurmasız sufleye benzetmek haksızlık olur. Ağzımızda yanık tadı bırakmaması için yapabileceklerimiz var. Öncelikle uzun bir ilişkide ortaya çıkabilecek sorunları gözden geçirip varsa bir çözüm yoluna girmemiz gerek. Mesela monotonluk. Monotonlaşan hayat bir süre sonra ilişkiyi de ele geçirir. Tek yaptığınız şey oturup beraber dizi izlemek olur yan yanasınızdır ama birbirinize hiçbir şey katmadan ayrı gibi yaşarsınız. Bunun çözümü beraber eğlenebilmek eğlenmeyi becerebilmek. Hayal gücünün sınırlarını zorlamak.
Alışkanlık. İlişkiniz sırasında örneğin 1 yılı bitirmişsiniz ve kendinize şu soruyu soruyorsunuz ;
Onu gerçekten seviyor muyum yoksa alıştım mı?
Ayrıca alışkanlık kötü bir şey midir buda tartışılır. Eğer kendinizi onun yanında mutsuz hissediyor ve onunla geçirdiğiniz her anın boşa harcandığını düşünüyor ve kendinizi dipsiz bir kuyuda hissediyorsanız ve buna rağmen ilişkinizi sonlandırmak istemiyorsanız bu kötü bir alışkanlıktır hatta bir bağımlılıktır. Bunun nedeni uzun süredir birlikte olmanız ve yakın geçmişteki tüm anılarınızda onun başrol olmasıdır. Bundan kurtulmak için yapman gereken önce kendi önceliklerini belirlemek ve çevrenden destek almak. Kendine koyduğun yeni hedeflerle odak noktanı ilişkiden uzaklaştırıp dikkatini başka yönlere harcamak. Bu davranış aynı zamanda özgürlüğüne sahip çıkmaktır. Hiçbir çift kendilerini birbirine mecbur hissetmemeli.

Sıkılma. Uzun süreli ilişkilerin en büyük düşmanlarından biri bence. İki tarafında başka şeylere yönelmesi ve devamında büyük bir problem başlatması. Bence bunun çözümü iki iyi arkadaş olabilmek. Zaten iyi ilişki demek birbirinin en yakın arkadaşı olabilmek değil midir?
Heyecan eksikliği. Bu bir ilişki için her zaman tehdit içerir. İlk günlerde ilişkinin dinamiği birbirine duyulan heyecandan kaynaklanır. Bu heyecan yerini rutine bırakırsa sorunlar çatırdamaya başlar. Uzun süreli beraberliklerde ister istemez belirli bir rutinin içine girmiş oluyoruz zaten. Yediğimiz, içtiğimiz, gittiğimiz yerler, konuştuklarımız ve hatta sevişmelerimiz bile aynılaşmış olabilir. İşte böyle zamanlarda bu rutinin dışına çıkmamız gerekir. Böylece monotonluktan kurtulur ve heyecanımızı geri kazanırız. Buna başlamak için önce kendimize sonrada ilişkimize yenilikler getirmeliyiz.
Evlilik Baskısı. Belkide uzun süreli bir ilişki en çok bu nedenden sona eriyor. Bu genellikle çiftlerin birbirine yapmadığı dış kuvvetlerle alakalı bir sorun. Dış kuvvetler olarak bahsettiğim tabii ki aile ve çevre baskısı. Bir süre sonra insanların size müdahale hakkı doğuyor gibi bir durum ortaya çıkıyor. Buna izin vermemeliyiz. Belli bir süreden sonra bunun olması bir gereklilikmiş gibi bir beklenti başlıyor. Doğal olarak ilişki içinde bir gerginlik doğuyor ve kendini hazır hissetmediğini ama bu beklenti karşısında ilişkiye devam edemeyeceğini düşünüp bitirme kararı alınıyor. Bence bu baskının boyutu hiçbir zaman değişmeyecek. O yüzden dış kuvvetleri dikkate almamak gerekiyor. Önce hayırlısıyla okulu bitirmen istenir. Sırada evlilik vardır. Onuda yaptın diyelim ee çocuk ne zaman?

Tüm bunların sonucunda iki tarafta çok yıpranıyor ve ilişkinin bitmesi kaçınılmaz oluyor. Bittikten sonra bu kadar zaman harcadım emek verdim değer miydi gibi sorular kafa kurcalıyor. Yaşanan güzel şeyler unutuluyor. Bence bir insan ne yaşarsa yaşasın mutlaka yanına kar kalır. Uzun süredir birliktesiniz diye bitirmemek için direnme, olmuyorsa olmuyor bırak inceldiği yerden kopsun. Uzun ilişkiler kötü değildir ama bunu sevgiden çok başka sebepler ayakta tutuyorsa; bir daha böyle birini bulabilir miyim , kimse bana onun kadar değer göstermez gibi sorulara cevap aranıyorsa devam ettirmek iki taraf içinde yanlış. Sonuçta zaman ne gösterir bunları yaşamadan asla bilemeyiz. O nedenle bu sorunlar başlamadan o emek verdiğin ilişkini güzel bir şekilde bitirmek ya da var olan sorunlara karşılıklı ve isteyerek çözüm bulmak bence en iyisi. Kimse sonsuza kadar bir suflenin dibini kazımaz.

Comments