top of page

Rousseau'ya Göre Bilim-Sanat-Erdem Kuramı


Rousseau hayat boyu karmaşık ama bir o kadar da azimli olabilmeyi başarmış kimi zaman kendinde devamlılığın ve doğruluğun cesaretini elde edebilmiş birisi olmuştur. Cenevre'de doğmuş hayatını farklı coğrafyalarda geçirse de öz benliği üzerinde durduğu ve öğrendiği kadar da öğrettiği, etkilediği olmuştur. Fransız devriminin fikir adamlarından birisidir. Modern bir sosyalist olan Rousseau benim için de oldukça büyük önem arz eden insan ve toplum ilişkileri arasında incelemelerde ve çalışmalarda bulunmuştur. Devrim sonrası devlet esaslarını, eşitlik ve adalet gibi kavramların ne denli sağlam kurulması gerektiği üzerinde durmuş dönemin yaygın fikri insan insanın kurdudurun aksine insanın özünde iyi olduğunu ve düzen için bir araya gelindiğini ve bunun ise herhangi bir özgürlük anlayışına ters düşmediğini savunur çünkü ona göre insan tekil halde sınırsız özgürlüklere sahip olamaz olduğunda bir başka insanın özgürlüğüne basar ve asıl özgür yaşayabilmek için kendi sınırsız özgürlüğünden feda edip bir başka düzen içerisinde kısıtlanmış lakin kısıtlandığı kadar özgürleşmiş bir hak altında yaşanabilir. Evet buradan da anlaşılacağı üzere Rousseau aynı zamanda çelişkiler adamıdır da. Fakat aynı zamanda dönem özellikleri bazlı düşündüğümüzde üniter ahlak düzeyine sahip çağının ilerisinde bir filozof olmayı başarmıştır. Aynı zamanda preromantik dönemin kurucusu sayılabilecek ve medeniyet düşmanı, doğaya ve öze dönüş savunucusu olmayı başarmıştır.


Bilimler ve Sanatlar Üzerine Söylev

Bilimlerin ve sanatların gelişmesi ahlakın düzelmesine yardım etmiş midir?

Rousseau’ya göre, söylevde aktarılan konu insanın mutluluğu için mühim olan konudur.

Bir akademide bilgisizliği övmek ve hiç bir şey bilmeyen, bilmediği için de utanç duymayan adamın tarafını tutmuş olan biri, bilim ve sanatın ahlakın gelişimine değil de bozulmasına yol açtığını savunmuş olmayı yanlış bulur. Burada yapılan bilimi kötümsemek değildir, erdemi savunmaktır. Alimlerin bilime verdikleri değerden daha fazlasını, insanlar iyiliğe, doğruluğa vermektedir. İnançlarda korkuya yer yoktur, söyleniş şekli korkutabilir. Sonuç olarak, kazanılacak gerçek hediye kalpte huzurdur. 1749’lu yıllarda Avrupa ülkeleri, bilgisizlikle beraber yanlış bilimlerin etkisi altındaydılar. En doğal evrim belki de edebiyat, düşünme sanatı gibi niteliklerle gerçekleştirildi.''Ruhun da vücut gibi ihtiyaçları vardır. Vücudun ihtiyaçları toplumun temeli, diğerleri de ziynetidir. Hükümet ve yasalar, bir araya toplanmış insanların, birlik ve huzur içinde bir arada yaşamalarını sağlar. Onlar kadar egemen olmamakla beraber, belki onlardan daha güçlü olan bilim, edebiyat ve sanatlar insanları birbirine bağlayan zincirleri çiçeklerle örter; özgür yaşamak için doğmuş görünen insanların damarlarında taşıdıkları özgürlük duygusunu söndürür. Onlara kölelik hayatını sevdirir; onları uygar milletler dediğimiz topluluklar konumuna sokar. İhtiyacın doğurduğu kral tahtlarını bilim ve sanat güçlendirmiştir.'' der Rousseau.


Ona Göre Bu Kuramın Sonuçları


Kendi içimizde taşıdıklarımız ve fizyolojik durumumuz beğenilme ve doğru bulunma arzusuyla oluşmamalıdır ki doğru ve gerçek düşünme eylemi ve felsefe yolunu bulabilsin. Ne de olsa insanları baskı altına almaya kendini adamış bir sürü insan var, en iyisi sade kalmak ve işimizi en iyi şekilde yapmaya çalışmaktır. Erdem ve ahlak ruhların en yüce bilgisiyken ona ulaşmak için saçma uğraşlar içerisinde harap olmak yersizdir o zaten vardır ve beklemektedir gereksiz gösteriş özü bozar, özse en değerli ve doğal varlığımızdır. Bundan etkilenen sanat ve bilimse varlığını koruyup yüceltmektedir. Yine manidar, araştırılası ve bulunursa okunulası bir örnekle bitirmek istiyorum. ('Önce İnsan Olmak') Muhabbetle...

Son Yazılar

Hepsini Gör
Adalet ve Güç Üzerine

Adalet  Adalet nedir? Nerden ortaya çıkmış ve insanlar buna neden ihtiyaç duymuştur? Genel geçer bir adalet anlayışı mümkün müdür? Bundan...

 
 
 

Comments


bottom of page