Mutluluk neydi?
- Irem Ercan
- 21 Tem 2019
- 2 dakikada okunur
Mutluluk alışkanlıktı.

Evet, maalesef cevabı bu kadar basitti. Ne oldu, yoksa şaşırdınız mı? Biliyorum, ben de ilk duyduğumda şaşırmıştım ve inkar etmeye çalışmıştım.
Sebebiyse benim için şuydu, doğduğum andan beri bir şeylere ulaşmaya çalışıyordum. Bir şeyi istiyorsan onu hakettiğini kanıtlamalısın, onun için uğraşmalısın. Farkında olmadan kendime bir mutluluk tanımı yapmıştım. Yani hedef koyuyordum ve gerçekleşmezse bu beni üzüyordu. Mutlu olmamın tek bir şartı vardı ; hedeflerime ulaşmak.

Kulağa ne kadar hoş ve hırslandırıcı geliyor değil mi? Sonuçta kendinle yarışıyorsun bundan daha güzel ne olabilir ki? İnsanın kendine koyduğu hedefleri gerçekleştirmesi eminim muazzam bir şeydir. Belli bir noktaya kadar evet haklı olabilirsiniz ama işler mükemmelliyetçilik boyutuna gelip kendinize zarar vermeye başlayınca inanın hiçbir şeyin önemi olmuyor.
Hedefler büyüdükçe,gerçekleştikçe bunların verdiği mutluluk ve ulaşma hırsı yerini bir sorgulamaya bırakıyor. Doyum noktasına ulaşmış oluyor insan ve sorgulamaya geçiyor. Mutluluk neydi ya da bir daha mutlu hissedebilecek miyim diye.
Bir süre sonra çarpıcı gerçeği buluyor -biraz da üzücü sahi- asıl mutluluk ne hedeflerinin gerçekleşmesi ne de ulaşması için gidilen yolmuş. Asıl mutluluk ulaşılan ya da elde edilen bir şey değilmiş.
Kandırıldık!
Yıllarca mutluluğu çeşitli şartlarda aradık. Liseye gidersem rahatlayacağım ve bu beni mutlu edecek, eğer maaşıma zam gelirse maddi anlamda çok iyi bir durumda olacağım inanılmaz mutlu olurum..

Yanlış! Mutluluk alışkanlıktır. HomoSapiens kitabından bir örnek vermek zorunda hissediyorum kendimi. Her insanın bir mutluluk seviyesi var mesela on üstünden konuşalım. Benim mutluluk seviyem altı olsun. Eğer bana loto çıksa ve ben milyarder olsam mutluluk seviyem dokuza ve hatta belki ona bile çıkabilir ama bu kalıcı değil. Ya da bir kaza sonucu parmağımı kaybettim ve bu benim mutluluk seviyemi üçe düşürdü. İki durumda da mutluluk seviyelerinin aynı kalmadığı gözlemlenmiş yani bir süre sonra kişinin mutluluk seviyesi yine kendine dönüyormuş. Yani şartlar bizim mutluluğumuzu kalıcı olarak ETKİLEYEMİYORMUŞ.
Hedefler ya da şartlardan bağımsız olarak mutlu olmalıymışız yani.. Sadece kendimiziz diye, sadece buradayız diye. Özeti bu...
Comments