'IF I WERE A RICH MAN ♫'
- Tuğberk Özsoy
- 26 Mar 2019
- 2 dakikada okunur

''Öyle çok yanar ki canın, Dünya'daki bütün suçları işlediğini sanırsın. Oysa sadece sevmişsindir.''
Dönemin Çarlık rejiminde ufak bir kasabada geçen taze bir aşk hikayesi şeklinde başlayan ama yeniliklere alışamayan bir ailenin geleneksel bir yaklaşımla bu aşkı kabullenemeyişlerini anlatır Damdaki Kemancı. İlk sahnesini 1964 yılında Broadway'de yapmış bir müzikaldir. Yahudi Anatevka kasabasında geleneklerine bağlı insanlar yaşar. Sütçü Teyve ve ailesini konu alan aşkla gelenek arasında kalan bir hikayeler silsilesidir. Sholem Aleichem tarafından aynı isimli hikayelerden kaleme alınmış müzikal Tony ödüllerinde 10 dalda aday gösterilmiş ve 9unu kazanmıştır. Ülkemizdeyse ilk kez 1969 yılında Ankara'da sahnelenmiş; başrolünü usta Cüneyt Gökçer canlandırmıştır.

Toplumsal ve kültürel değişimlerin insanlar üzerindeki baskısını ve ancak bunlarla baş etmenin geleneklerle sağlanabileceğini anlatan bu hikaye özünde feodalitenin yaşadığı yıllarda bu toplumsal ve rejimsel evrimin insanlardaki sancısını gözler önüne serer. Tevye'nin üçü evlilik çağına gelmiş beş kızı varken yoksulluk ve ülke sorunlarıyla baş etmeye çalışmaktadır. Oyunun başında Tevye'nin bizlerle ardından kendisi ve Tanrı'yla olan konuşmaları bizi eşsiz notalarla sararken ismini aldığı Damdaki Kemancı'nın aslında tüm zorluklara rağmen ayakta kalmaya ve elindeki enstrümanı bırakmadan çalmaya çalışan figürün aslında kendine ait bir imge olduğunu fark ettirir. Bu sorunlar çerçevesinde Tevye'nin elle tutabildiği tek varlığı gelenekleridir ve buna bağlılığın hayatını kolaylaştırabileceğine inanmaktadır. Lakin olanlar tam tersini gösterir bir aşk ve bağlılık karşısında Tevye kendi inanış ve geleneklerini yıkacaktır.

Film uyarlamalarının da bulunduğu bu enfes müzikalin kültürel mozaiklerle bezenmiş yapısı ve ruhunuza işleyebilecek bir inanç aşk ikilemi içerisinde koşuşturan, enerjik ve bir o kadar da devinimsel isyanları başınızı döndürebilir. Döneminin etkilerini, düğünlerini, eğitim hayatını ve şabatı gibi ögeleri ustalıkla işleyip bizlere niçin uzun soluklu kapalı gişeler oynadığını göstermiş; dönemsel ama bir o kadar da şimdiye aittir. Birçok açıdan zevk duyabileceğiniz kült bir düzeydeki eseri bu yakınlarda İstanbul'da izleyebilir ve hayatınıza bana kalırsa iyi ki de izlemişim diyebileceğiniz müzikal bir tiyatro eseri katabilirsiniz. Muhabbetle...
Comments