top of page

Durkheim'a göre İntihar

İntihar denince aklımıza nedense psikolojik rahatsızlık sonunda yaşamına son veren insanlar gelir. Bugün size değişik bir bakış açısı sunuyorum, ya intihar sosyolojik bir fenomense?

İlk bakışta intiharın bireysel olduğunu ve toplumla olan alakasını anlamakta zorluk çekebiliriz. Yani sonuçta bir birey kendini öldürüyor ve biz bunu nasıl toplumla alakalandırabiliriz ki?



Durkheim (1858-1917) ,sosyolojinin kurucu babalarından biri , İntihar adlı kitabından bu konuyu en ince ayrıntısına kadar anlatıyor. Sosyolojiyi ilk kez bilimsel yapmaya çalışan Durkheim, kitabında birçok istatiksel veri kullanıyor. Sunduğu argümana göre intiharı , mental sorunları hesaba katmayarak incelersek ırk, aile, coğrafya ve din gibi farklı faktörler intihara neden olabiliyor.



Yaptığı araştırmalar sonucunda iki ülkeyi kıyaslıyor, Fransa ve Saksonya (bugünkü doğu almanya) ve dinin büyük bir rolü olduğunu savunuyor.

Protestanlar intihar etmeye daha eğilimli. Bunun sebebini ''free of inquiry'' ye yani düşünce özgürlüğüne bağlıyor. Protestanlık daha sonradan gelen bir mezhep, reform hareketleriyle birlikte ortaya çıkıyor. Kilisenin halk üzerindeki baskısı daha az ve protestanlık daha bilimsel, okumaya dayalı.



Din konusunda bir istinadan bahseder Durkheim. Avrupadan farklı olarak İngiltere'de mezhep farklılıklarına rağmen intihar oranında bir fark olmadığını görür. Bunun sebebine gelecek olursak yine Avrupadan farklı olarak kilise etkisinin protestan veya katolikler üzerinde bir farkı olmadığını görüyoruz. Yani mezhep farketmeksizin insanları bir arada tutabildiği için (?) intihar oranları değişmiyor pek.



Tabi ki din tek etken değil ama etkisini de yadsıyamayız. Aynı zamanda kişinin eğitim seviyesi, diğer insanlarla olan ilişkisi, hatta yaşadığı bölgede azınlık olup olmaması bile etkiliyor. Mesela İntihar kitabını okurken dikkatimi çeken bir bilgi şuydu, dinler arasında en az intihar oranına Yahudiler sahip. Durkheim bunu azınlık olmalarına bağlıyor. Yine bir istina belirtiyor, Almanya'nın Yahudiler çoğunlukta olan bir kasabasında önceki yargı tam tersine dönüyor. Yani katoliklerin veya protestanların intihar oranının yahudilerden fazla olmasını beklerken, bu bölgede yahudilerin intihar oranı farkedilir biçimde fazla.

Yazımın sonuna gelirken şunu eklemek istiyorum. Sosyolojide evrensel yasalar yoktur. Durkheim bile sosyolojiyi bilimsel bir temele oturtmak istemesine rağmen net olarak konuşabilmiş değil çünkü çok öznel bir bilim. Bağlama, yere, kişilere ve döneme bağlı iken biz nasıl tüm zamanları geçip evrensel kuramlardan bahsedebiliriz ki? Toplumu anlamak için bireyleri, bireyleri anlamak için toplumu iyice anlamalıyız.


 
 
 

Comments


bottom of page