AlphaGO'nun Sırrı Neydi?
- Muhammet Sever
- 5 May 2019
- 5 dakikada okunur

Merhaba arkadaşlar. Bu haftaki konumuz teknoloji ve biraz da yapay zeka. Bu hafta Ticaret Bakanlığı'nın düzenlemiş olduğu Türkiye İnovasyon Haftası'na katıldım ve birbirinden değerli insanları canlı canlı dinleme şansı buldum. Konuşulan konular ve değinilen yenilikler oraya katılmamın hakkını verdi gerçekten. Katılanlar arasında yabancı uyruklu girişimciler ve iş adamları da vardı. Gördüklerim ve dinlediklerim karşısında şunu diyebilirim ki bizim dışımızda olaylar çok hızlı ilerliyor ve biz bunun çok çok gerisinden gidiyoruz. Onlar yapıyor ve bize de izleyip yorum yapmak kalıyor genellikle. Bizim de iyi olduğumuz alanlar var tabiki de ama dijitalleşme alanında bizden kat be kat ileride oldukları kesin. Bu konu hakkında daha çok konuşulur ama şimdi konumuza dönelim.

Etkinlikte bir olaydan bahsedildi ve olay Google Deepmind'ın geliştirmiş olduğu bir yazılımın Go oyununda dünya şampiyonu olan insanı yenmesiydi. Konuya girmeden önce Go oyunundan kısaca bahsetmek isterim. Go 4000 yıl önce Çin’de ortaya çıkmış ve M.S. 800’lü yıllarda Japonya’ya ulaşmıştır. Asyalı oyuncular günümüze kadar oyun üzerinde çok yol katetmişlerdir. Go Batı’ya ise ancak 1800’lerin sonlarında gelmiştir. Günümüzde halen orijinal haliyle dünyanın en eski oyunu olarak yaşamaktadır. Go oyunu şans öğeleri içermeyen bir beceri oyunudur. Her iki oyuncu da diğerinden daha fazla alanı kontrol altına almak ve ele geçirmek ister. Karar vermede kalite seviyesi her zaman oyunun sonucunu belirler. Bütün oyunlar tahta üzerinde görülebilmektedir. Avanslı oyunlar hariç oyun boş bir tahta ile başlar. Oynanmakta olan oyun canlı ve heyecan vericidir, her iki oyuncu da pozisyonlarda üstünlük sağlamaya çalışırken bir yandan da çarpışmadan çarpışmaya atlamaktadır. Oyunu anlatmak dakikalar alabilir ve yüzden bu kısmı atlıyorum. Merak edenler internetten daha da detaylı araştırabilir. Ben daha farklı bir konuya değineceğim.

2016 yılının Mart ayında Google'ın Deepmind ekibi bir serüvene girişti ve oynanması karmaşık olan Go oyununu üzerinde çalıştıkları bir yapay zeka uygulamasına uyarlamaya daha da doğrusu öğretme yoluna giriştiler. Oyunun bütün kurallarını sisteme girdikten sonra öncelikle amatör insan oyuncularının taktiklerini öğrettiler bu yazılıma. Bu verileri internetten topladıklarını söylüyorlar. Sonra yazılım topladığı bu verilerle kendi kendine oynayarak olası hamleleri öğrenmiş oldu. Daha sonra da avrupa şampiyonu olan(2013-2015) Fan Hui'yi İngiltere ofisine Alphago ile oynaması için davet ettiler. Hui Alphago ile oynadığı beş maçı da kaybetti ve şaşkına uğradı. Aslında Deepmind kendi yazılımını bir nevi büyük maça hazırlıyordu ve Hui galibiyeti bunun önünü açtı. Sonrasında ise dünya Go şampiyonu olan Lee Sedol(18 defa) üstadı ararlar ve bu yazılım ile kendisiyle maç ayarlamak istediklerini söylerler. Haber tüm dünyaya yayılır ve büyük maç için Güney Kore'ye giderler. Müsabaka 5 maçtan oluşuyordu ve Lee makinenin kendisine karşı hiçbir şansının olmadığını söyledi. Sonra olanlar oldu.

Müsabaka canlı yayınlandı ve 100 milyondan fazla kişi bunu canlı izledi. Her bir maç farklı günlerde yapıldı. İlk üç maçı kaybeden Lee neye uğradığını şaşırdı. Hatta ikinci maçtan sonra 1 gün ara verdi ve bir kaç arkadaşıyla birlikte sabaha kadar analiz yaptılar. O gün arkadaşlarının da etkisinde kalmış olmalı ki ertesi sabah üçüncü maçta kendisi gibi oynamadı. Bu yüzden en kolay kaybettiği maç bu oldu. Hatta bununla ilgili konuşan Fan Hui "Lee'nin dünya şampiyonu olmasının nedeni kendisinin diğer insanlardan farklı ve ilginç hamlelerde bulunması ve bugün oyunda bu özelliğini gösteremedi çünkü gözünü galibiyet hırsı bürümüş olmalı ki sadece galibiyet için çıkarsan sonunda yenilme ihtimalin yüksektir." açıklamalarını yaptı. Dediği doğruydu ve Lee sadece galibiyete odaklandığı için aklına yeni bir hamle yapmak veya makinenin açığını bulmak gelmiyordu. Sonuçta karşısında saniyeler içinde bütün hamleleri tahmin eden ve bunun sonucunda en iyi kararı veren bir makine vardı. Lee belki bunu düşünmeyi ihmal ediyordu ve karşıdakinin makine olduğunu unutuyordu belki de. Sadece gelen hamleye karşı nasıl bir karşılık vereceğini düşünüyordu. Hatta göz temasından bile rakibin bir sonraki hamlesini anlayabilirsiniz ve Lee de bunu sık sık yapardı. Karşıdaki insandı ama o sadece makinenin verdiği emirleri uyguluyordu. Bu yüzden de Lee bu yolu da kullanamazdı.

Sıra dördüncü maça geldi ve Lee bu maça daha da rahat bir şekilde çıktı. Önceki üç maçı kaybetti ve artık gözü tek bir maç galibiyetindeydi. Sonuçta son iki maçı alsa bile makine bir farkla onu yenmiş olacaktı ve kaybedecek bir şey yok artık kafasıyla dördüncü maça çıktı. Asıl olay burada koptu. Lee'nin daha önceki rakipleri insandı ve sadece kendisine karşı bir sorumluluğu vardı. Ama bu sefer karşıdaki bir yapay zekaydı ve tam da son zamanlarda yapay zekanın yoğun konuşulduğu bu dönemlerde insanlar Lee'ye insan ırkının temsilcisi gözüyle bakıyordu. Bu yüzden Lee'nin üzerindeki baskı çok büyük ve gerçekten de bir o kadar da ağırdı. Bu yükü kimse kolay kolay kaldıramazdı. Lee çok sabırlı olmalı ki bu onun en büyük silahıydı. Her mağlubiyetten sonra basın açıklamasında insanlardan özür diliyordu ve onları hayal kırıklığına uğrattığı için çok üzgündü. Aslında Lee'nin bunların hiç birini yapmaya zorunluluğu yoktu. Çünkü bu bir oyundu ve sonu mağlubiyet de olsa sonunda kimseye gerçek anlamda bir zarar dokunmayacaktı. Ama manevi anlamı Lee için önemliydi. Makineye yenildiği için kendine kızıp sonuçta bu makine onu yenebilecek bir insan varsa o gelsin karşıma çünkü buna karşı bir şansınız yok ve ben bütün insanları yendim bana saygı duymalısınız tarzı cümleler kurup işten sıyrılabilirdi ama yapmadı. Konuşmalarından ve hareketlerinden mahcubiyeti görülüyordu ve saygıdeğer bir insan olduğunu ve bu sorumluluğu kaldırabileceğini gösterdi.

Dördüncü maç günü geldi ve maçın 78. hamlesinde inanılmaz bir şey oldu. Lee burada kendisi gibi oynadı ve makinenin tahmin edemeyeceği bir hamle yaptı. Bu hamle on bin insandan sadece birinin bileceği bir hamleydi ve maç o an tersine döndü. Lee geriden geldiği maçı kazandı. Maç sonrasında Lee'nin galibiyetine sevinen insanların sevincini görmek mükemmel bir şeydi. İnsanlar bu galibiyetten sonra büyük bir savaş kazanmışlar gibi sevinip mutluluk çığlıkları attılar ama atladıkları önemli bir detay vardı. Her ne kadar Lee yapay zekaya karşı savaşıyormuş gibi görünse de sonuçta tüm bu hamleleri yapay zeka insanlardan öğrendi ve bu yapay zekayı yapan da yine insanlardı. Hatta sahnede Lee'ye karşı 15 insan yarışıyormuş gibi görünüyordu ama aslında arka planda Deepmind ekibinde 100'den fazla insan çalışıyordu. Sonuçta Deepmind bünyesinde dünyanın en zeki insanlarını çalıştıran Google'ın bir kuruluşuydu ve Lee aslında bir orduya karşı savaşıyordu.

Deepmind ekibi yenildiğini kabullenmiş olmalı ki bu hamleyi Alphago'nun tahmin etmesinin %0,007 olduğunu söylediler. Yani bu hamleleri yapay zekaya öğreten bu insanlardı ve bunların hiç biri oyunda Lee kadar iyi olmadıkları için bu hamleyi düşünemediler.

Yani insanın insana karşı zaferi meselesiydi. Ve Alphago bu tarz hamleleri yarışarak öğrenecekti. Mesele burada insan bilinci ve sezgileri. Bir yapay zekada veya makinede bu sezgi ve bilinç olmadığı için her zaman onun da bir açığı olacaktır. İnsanlar yapay zekaya tanrısal bir güç olarak baktığı için kusursuz olacağını düşünüyorlar ve tüm korkuları burdan geliyor. Sonuçta üstün olan ırk zayıf olanı yeneceği için yapay zekanın ileride bu üstünlüğe erişeceğini düşünüyorlar ve eğer bu seviyeye erişirse insan ırkının sonunu getireceğinden korkuyorlar. Yapay zekanın zamanla çok ileri bir seviyeye ulaşacağı kesin. Bu sadece yapay zeka için değil tüm teknolojik süreçler için geçerli ve önemli olan bunu ne amaçla kullandığınızdır. Yapay zekayı da bu sürece insanoğlu getireceğine göre burada insanoğlunun makineye karşı acizliğini tartışmak saçmalık olur. Buradaki üstünlük daha zeki olan bir insanın kendisinden daha az zeki olan insana karşı olan üstünlüğüdür. Sonuçta yapay zeka şıp diye bir anda çıkmadı veya kendi kendini yaratmadı. Buraya kadarki ve bundan sonraki olacak olan süreçler, geçmişte olan olayların ve insanların zamanla geçirmiş olduğu evrimsel süreci kapsıyor. Eğer bu geçmiş tecrübe ve olayları hesaba katmazsak emeği geçen tüm insanlığı hiçe saymış oluruz. Ama nedense konu yapay zeka olunca insanlar bunu gözardı ediyor veya öyle yönlendiriliyorlar. İşte bu süreçte eğer bizler tüm bu olanlar karşısında kendi aklımızı kullanmayıp başkalarının yönlendirmesiyle hareket edersek ve çağın gerisinde kalırsak yapay zekanın değil, bizden daha hızlı ve daha zeki olan başka bir insanın kölesi veya rakibi veya müşterisi olacağız. Adına artık ne derseniz. Ama aklımızı kullanıp mantıklı hareket edersek kötü amacı olan bir yapay zekaya karşı biz de kendi yapay zekamızı yaparak savaşı kazanabiliriz ve teknolojiyi kötü insanların kontrolüne vermiş olmayız. Mesele olaya hangi yönden baktığımızla alakalı.

Filmin sonuna gelecek olursak Alphago 5. maçı alıyor ve Lee 4-1 yeniliyor. Lee'yi almış olduğu tek galibiyet mutlu etti ve bence de bu önemli bir galibiyetti. İzlemek isteyenler filmi Youtube'dan ingilizce veya Netflix'den Türkçe altyazılı izleyebilirler. Kesinlikle izleyin derim ve sonrasında film üzerine uzun düşünüp analiz yapmanızı tavsiye ederim. İyi seyirler.
Comments